Batı ülkelerindeki üniversiteler, akademisyen ve öğrenciler tarafından İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği suçlara yönelik tepki ve açıklamaların, “antisemitizm suçlaması” baskısı altında engellenmeye çalışıldığı belirtildi.
İslam Ülkeleri Akademisyenler ve Yazarlar Birliği (AYBİR) tarafından “Antisemitizm Suçlamasının Araçsallığı ve Batı’daki Akademik Özgürlüğe Etkisi” başlıklı rapor yayınlandı.
Raporda, 7 Ekim’den itibaren İsrail’in ablukası altında ve işgal ettiği Filistin topraklarında gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine karşı Batı ülkelerinde akademisyen, öğrenci ve entelektüellerin tepkileri ve bu tepkilere karşı yapılan baskılar ele alındı.
Rapora göre, Batı ülkelerinin entelektüellerinde ve akademisyenlerinde antisemitizm suçlaması ile karşılaşma endişesinin, “İsrail sorunu ile ilgili bilgi üretme ve düşünceyi ifade etmede otosansüre kapı aralayan bir faktör” haline geldi.
Batı ülkelerindeki üniversitelerin antisemitizme karşı yeterli ve etkin önlemler almadıkları gerekçesiyle sürekli olarak yargısal süreçlerle karşı karşıya kaldıkları vurgulanan raporda, bu üniversitelerin Yahudi öğrenciler ve mezunlar tarafından tazminat talepleri ile dava edildikleri belirtildi.
Raporda, Batı ülkelerindeki üniversitelerin, yargısal süreçlerin yanı sıra finansal desteği kaybetmeleri konusunda da baskı altında tutuldukları, böylelikle de antisemitizmin, “İsrail politikalarının eleştirilmesini engelleyici bir aparat haline dönüştüğü” vurgulandı.
Filistin’e destek verenler, çeşitli yaptırımlara maruz kalıyor
Bu süreçte akademisyenlerin de işten kovulma ve kovuşturma süreçleri ile karşıya kaldıklarına dikkati çekilen raporda, İngiltere’de Filistin’i destekleyen gösterilere katılan öğrencilere yönelik soruşturmalar açılırken, İsrail’i eleştiren akademisyenlerin de hedef tahtasına konularak konuşma ve programlarının iptal edildiği aktarıldı.
ABD’nin birçok üniversitesinde de İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği hak ihlallerinin protesto edilmesinin sınırlandırıldığı ve Filistin yanlısı aktivizmin akademik düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmediği ifade edildi.
Raporda, “Dünyanın her tarafındaki akademisyenlere destek bildirileri yayımlayan, imza kampanyaları düzenleyen, gazeteci ve akademisyenlerin isimlerini, posterlerini üniversite binalarına asan Fransız akademisi ve medyasının, Gazze’de öldürülen yüzlerce öğrenci, akademisyen ve gazeteci için sesini yükseltmediği” kaydedildi.
Fransa Yüksek Eğitim Bakanlığının Filistin’e destek bildirisi yayımlayan üniversiteler ve öğrenci konseylerinin cezalandırılması gerektiğiyle ilgili kararı da hatırlatıldı.
Alman akademi dünyasının 7 Ekim’den sonra da İsrail’in en büyük destekçilerinden biri olmaya devam ettiği vurgulanan raporda, ” Almanya’nın Filistinli yazarların kitap fuarı etkinliklerinin iptal edildiği ve devlet tarafından İsrail’i eleştirenlerin deport edileceği tehdidinin normalleştiği bir ortama doğru gitmesi, entelektüeller üzerindeki sürekli baskıyı açıkça göstermektedir.” ifadelerine yer verildi.
Raporun sonuç kısmında, şu önerilere yer verildi:
“Başta Gazze İslam Üniversitesi olmak üzere İsrail saldırıları nedeniyle işsiz kalan akademisyenlerin Türkiye, Malezya, Suudi Arabistan gibi ülkelerde araştırma yapmaları ve çalışmaları için girişimlerde bulunulmalıdır.
İsrail karşıtı fikir açıkladığı için işinden kovulan akademisyenlerle çatışma bölgelerindeki akademisyenlere finans ve araştırma desteğinin sağlanması, üniversite ve araştırma merkezlerinde geçici veya sürekli istihdam edilmeleri, en azından bir kısmına rahat hareket etme cesareti verebilecektir.”