Bünyesinde bilişim teknolojileri ve ekonomisi alanında etkinlik, yayıncılık, pazarlama ve araştırma hizmetleri sunan, BThaber, Bilişim Zirvesi, CSuite, Bilişim 500 gibi pek çok önemli markayı barındıran Bilişim Zirvesi Şirketi, teknoloji ve finansı ikinci kez bir araya getirdi. Bu yıl bir ilk olarak teknoloji ve finans sektörleri ile birlikte sigorta sektörünün önde gelen isimleri de JForce ana sponsorluğunda gerçekleştirilen InsurTech etkinliğinde bir araya geldi.
JForce ve Bulutistan’ın ana sponsor; Garanti BBVA Dijital Varlıklar, Sodec Technologies, HPE Aruba Networking ve vMind’ın Premium sponsor olduğu etkinliklerde; sektör duayenleri günümüzde ve yakın gelecekte yaşanacak gelişmeler hakkında konuştu.
11 Haziran’da gerçekleşen ve BThaber Başkanı Murat Göçe’nin ‘Dijital Finansallaşma’ konulu konuşması ile başlayan etkinlikte, alanında uzman birçok katılımcının sahne alması ile sektörün yakın geleceğine ışık tutuldu.
TechFinTech programının açılış konuşmasını gerçekleştiren BThaber Başkanı Murat Göçe, “Fintech pazarının önümüzdeki 5 yıl içerisinde ciddi bir büyüme gerçekleştirmesi bekleniyor. Yapılan global araştırmalara göre, fintech pazarı büyüklüğünün 2024 yılında 209 milyar dolar, 2029 yılına kadar da 644 milyar dolar seviyelerine çıkacağı tahmin ediliyor. Bu alanda yapılan farklı araştırmaları da incelediğimizde, benzer rakamlara ulaştığımızı söyleyebiliriz. Bu büyüme oranları fintech sektöründe yapılan yatırımlar, dijital ödeme sistemlerinin yaygınlaşması, yapay zeka ve blok zinciri gibi önemli teknolojilerin benimsenmesi ve küresel çapta finansal hizmetlere erişimin artması faktörleri ile destekleniyor. Özellikle Asya Pasifik Bölgesi yüksek mobil penetrasyon ve destekleyici düzenleyici çerçeveleyişiler sayesinde, bu büyümenin başını çekecek. Ülkemiz de bu noktada önemli bir konumda. Fintech pazarının bu dinamik yapısı, hızı ve büyüme potansiyeli; ülkemizin oyuncuları için de büyük fırsatlar sunuyor” dedi.
Yapay zekaya da değinen Göçe “Bir yurt dışı seyahatimde bu alanda 4,4 trilyon dolarlık bir pazar olduğuna tanık oldum. Tabii bu durum, fintech alanını da yakından ilgilendiriyor. Üretken yapay zeka araçlarının yaklaşık olarak %27 iş gücü, %14,4 de genel maliyet tasarrufu sağlanacağı açıklanıyor. Yani iş gücü tasarrufu, daha az insan ile daha fazla işin tamamlanacağı anlamına geliyor. Yüzde 27 oldukça yüksek bir rakam. Bu durum işsizliğin artacağı fikrini ortaya çıkarsa da yeni gelişmeler, yeni iş kollarının önünü açacaktır. Durum böyle olunca, büyük bir işlem kapasitesi ile inanılmaz bir enerji ihtiyacı da ortaya çıkacaktır. Buna ek olarak, bu firmaların hakim olamayacağı kadar büyük bir pazarda iş birliklerinin de önü açılacaktır. Bu durum yerli firmalarımız için de son derece önem teşkil ediyor. Firmalarımız, yeni doğacak ihtiyaçlar ile global kuruluşların yeni iş ortakları haline gelebilir” diye belirtti.
Etkinliğin ana konuşmacısı olan European Merchant Bank (EMBank) CEO’su Sarp Demiray, dünyanın 90’ların sonundan itibaren çok ciddi bir dijitalleşme sürecine girdiğini ve finans sektörünün de bundan payını aldığını söyledi.
Finans sektöründeki dijitalleşmenin 4 ana unsurda gerçekleştiğini dile getiren Demiray, “2000’li yılların hemen öncesinde hızlı bir yıkıcı dijitalleşme gördük. Özellikle online bankacılık ve kredi alanında dijitalleşmeler başladı. Bu dijitalleşme başlangıçta bireysel alanda etkisini gösterse de daha sonraları KOBİ’leri de etkisi altına aldı. 2005’lere doğru ödeme ve dijital bankacılık konularında da hızlı gelişmelere tanık olduk. O zamanlarda en çok konuştuğumuz sistem PayPal olsa da artık yüzlerce örneğini görebiliyoruz. Dolayısıyla ödeme ve işlem tarafında güçlü bir dönüşüm gerçekleştiğini gördüğümüzü söyleyebiliriz” dedi.
Daha sonraki dönemlerde, özellikle krizden Covid-19 dönemine kadar tekrar hızlı bir atılım yaşandığını kaydeden Demiray, “Bu dönemde akıllı servis modellerini sunan ve veri analizindeki gelişmeler ile kişiselleştirme sağlayan gerçek anlamda ilk fintech ürünlerini görmeye başladık. Pandeminin etkisi ile iyice hızlandı. Sadece finans alanında değil genel olarak bu etkiyi birçok farklı sektörde gördük. Sermayelerin de oldukça ucuzlaması ve maaliyetlerin de düşüşü ile yatırımlar oldukça farklı gelişti ve arttı. Fintech’ler de bu yatırımları modellerine yansıtarak daha da büyüdüler. Bu sayede Fintech’ler zaman içerisinde Finans sektörünün ayrılamaz bir parçası haline geldi. Bu dönemde Fintech’ler yaklaşık 500 milyar dolara kadar yatırım dünyasından pay aldılar. Bankalar yıllardır teknoloji konusunda en büyük yatırımcılar ve tüketicilerden biri konumunda. Fintech’leri sektörde öne çıkaran en büyük etken ise insan unsuru. Ödeme ihtiyaçlarına uygun çözümleri birlikte şekillendirebilmek gibi insan faktörünün merkezde olduğu bir hizmet yapısı ile biz kendimizi ayrıştırmış oluruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin iki açıdan çok nitelikli bir ülke olduğunu bildiren Sarp Demiray, “Öncelikle finans alanında çok tecrübeli ve inovasyon ağı yüksek bir profesyonel kitlemiz var. Diğeri ise, teknoloji odağı yüksek, nispeten genç bir ülke olmamız. Bu iki nitelik, bizi çok öteye taşıyabilir. Örnek vermek gerekirse 2000’li yılların başında kredi kartlarında ödeme sistemleri, sadakat programları, temassız ödemeler gibi çok ciddi başarı hikayelerimiz oldu. Biz bu alanda dünya çapında en iyi ülkelerden biri olduğumuzu, o dönemki konferanslarda gördük. Bunun arkasından online bankacılık mobil bankacılık, yatırım sektörü, sigorta alanlarında çok ciddi inovasyonlara imza atıldı ve atılmaya da devam edilecek. Son dönemlerde de Fintech sektörü çok hızlı bir şekilde gelişti. Şu anda rakamlara baktığımız zaman 80’den fazla lisanslı ödeme kuruluşu ve yaklaşık 700’den fazla da Fintech var. Bunların etrafında da çok ciddi bir ekosistem var. Burada iyi bir noktaya geldik, ancak globalde henüz gitmemiz gereken çok yol var. Adet olarak yapılan yatırımlara baktığımızda Türkiye olarak 15. sırada olsak da tutara baktığımız zaman 49. sıradayız” şeklinde konuştu.
Özellikle fintech ve finans alanında çok büyük olan ülkelerde iş odaklı yapıların öne çıktığından bahseden Demiray, şu bilgileri verdi: “Yani inovasyon ve iş süreçlerini yan yana koyduğumuz zaman, bunların arasında iş modeli ve iş odağı çok daha ön plana çıkıyor. Biz bazı şirketlerimizde daha hevesli inovasyon çalışmaları görüyoruz. Bizce burada bir fırsat söz konusu. Regülasyon konusuna geldiğimizde ise, bunu iki farklı bakış açısı ile özellikle vurgulamak isterim. İlki Türkiye’de tabii ki mevzuat büyük oranda Avrupa Birliği uyumlu, ama Avrupa Birliği’nde ve dünyada iş yapmak isteyen şirketlerimizin dünya mevzuatını takip etmesi, bazı konularda Türkiye’de başarılı olan modelin regülasyonunda ufak farklar da olsa dahi, sorun yaratıyor. Diğer konu ise dünya regülasyonlar açısından ciddi bir dönüşüm içerisinde. Bu alanda birçok yabancı şirket bu dönüşüm ile başa çıkamayacak gibi görünüyor. Dolayısıyla burada hareket edebilen Türk şirketleri ciddi bir fark yaratabilir.”
Etkinlikte söz alan TechFinTech ana sponsoru Bulutistan Yönetim Kurulu Danışmanı Ayhan Ağırgöl ise, fintech kurumlarının pazara hakim olmaya başladığı bir sürecin içinden geçildiğini söyledi. Yeni düzenlemeler sonrasında artık bankacılık sektöründe çok farklı bir boyuta doğru gidildiğini belirten Ağırgöl, “Geleneksel bankaların var olan büyüklüklerinin iyice küçülmeye doğru gitmesi bekleniyor. Buradaki asıl temel neden de şu: Bankalar başlangıçta birçok çok görevini ATM’lere devretti. Daha sonra internet bankacılığı geldi. Operasyonda yapılan bütün işlemleri müşterilere devrettiler. Sonrasında ödeme kuruluşları geldi. Yeni süreçte ise artık bankalar, tüm operasyonel süreçlerini fintech’lere devredecekler. Burada geleneksel bankalara gelen en büyük avantaj, çok büyük bir operasyonel yükten kurtulmaları. Hazinelerini kendileri yürütecekler ve bunun dışındaki tüm fonksiyonlar, fintech’ler üzerinden yürümeye başlayacak. Fintech şirketlerin en büyük faydası, çok büyük bir yazılım altyapısı ihtiyacı duymadan KPI’lara bağlanarak hızlı bir şekilde pazara girebilecek olmaları. Var olan geleneksel bankaların API’lerini kullanacaklar, fonksiyonlarını kullanacaklar. Kullanılan API ve fonksiyonlarla pazarda yerlerini alacaklar. Düşük maliyet avantajı olacak. Yine aynı şekilde ve büyük ihtimalle de bulutta çözümlerini oluşturarak, altyapı ihtiyaçlarını dindirecekler. Bu tabii tüketiciye büyük bir avantaj sağlayacak, çünkü ulaşılan hizmetler oldukça düşük maliyetli olacak” dedi.
Start-up ve KOBİ’lerin kendi var olan sistemlerine bankacılık ürünlerini bağlayabileceklerine değinen Ağırgöl; tüm bunların hayata geçebilmesi için bankaların API’lerinden yararlanan uygulama sayısı, insan sayısı, kişi sayısı çok daha fazla olacağı için API’lerin performanslarının çok ciddi oranda artması gerektiğini aktardı. Güvenlik anlamında da API’lerin uygun çözümleri oluşturmuş olması gerektiğinden bahseden Ağırgöl, API’lerle ilgili olarak yapılan çalışmaların hem güvenlik hem de performans esaslı olarak yerine getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Insurtech sahnesinin ana sponsoru olan ve açılış konuşmasını gerçekleştiren JForce Genel Müdürü Atakan Coşkun ise bu yıl Tecfintech içinde ilk kez gerçekleşen Insurtech’in sigortacılık sektörü için yıllar boyunca çok önemli bir etkinlik olacağına inandığını belirtti. JForce’un 21 yıldır sigorta sektöründe hizmet verdiğini ve sigorta şirketlerinin teknolojik ihtiyaçlarını farklı farklı gerçekleştirdiklerini kaydetti. Bundan böyle bu alanda sektör olarak daha başarılı işlere imza atılacağına inandığını aktaran Coşkun, Insurtech için BThaber’e teşekkürlerini iletti.
Türkiye’nin lider finans ve sigortacılık şirketlerinden profesyonellerin katıldığı panellerde de FinTech ve sigortacılık dünyasının geleceğinin resmi çizildi.