İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, Şişli’de tanımadığı 17 yaşındaki genç kıza sarıldığı gerekçesiyle “sarkıntılık düzeyinde çocuğun cinsel istismarı” suçundan verilen cezada, sanığın yargılama sürecindeki davranışlarını dikkate alarak takdiri indirim uygulayan yerel mahkeme kararını hukuka aykırı bularak bozdu.
GENÇ KIZ TEPKİ GÖSTERİNCE KAÇTI
Dava dosyasından derlenen bilgilere göre sanık B.C.P. (49) 11 Kasım 2021’de arkadaşlarıyla birlikte Paşa Mahallesi’nde yürüyen 17 yaşındaki M.T’nin omuzuna elini atıp zorla sarılmaya çalıştı. Genç kızın tepki göstermesi üzerine sanık B.C.P. olay yerinden kaçtı. Olayın peşini bırakmayan M.T. ve annesi sanıktan şikayetçi oldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusunu işleme koyarak sanık hakkında “sarkıntılık yapmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı” suçundan 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.
“BİRİNE BENZETTİM” SAVUNMASI
İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında savunma yapan sanık B.C.P, Paşa Mahallesi’nde ses kayıt stüdyosu olduğunu, olay günü de şefiyle birlikte yakında bulunan bir çay ocağına giderken gördüğü genç kızı bir arkadaşına benzettiğini öne sürdü.
Genç kıza selam vermek için yanına yaklaştığını savunan sanık B.C.P, “Elimi mağdurenin omzuna attım, selam vermek istedim. Hatta bunu yanımdaki şefime de söyledim. ‘Ben hemen geliyorum, bir tanıdığımı gördüm, selam verip geleceğim.’ dedim. Kendisi yüzünü döndüğü zaman düşündüğüm kişi olmadığını anlayınca özür diledim ve uzaklaştım. Kesinlikle amacım taciz değildi. Bir yanlış anlama sonucu böyle bir durum meydana geldi” ifadelerini kullandı.
PARA TEKLİFİ
Davada beyanı alınan müşteki M.T. ise sanıkla bir tanışıklıkları olmadığını belirterek “Biz bağırınca etraftan kişiler toplandılar. Daha sonra da sanık olay yerinden kaçtı. Sanık bana kesinlikle beni bir tanıdığına benzettiğini söylemedi ve daha sonra yanlışlık yaptığını fark ettiğine ilişkin bir hareketi olmadı. Sanıktan şikayetçiyim” diye konuştu.
Yargılama sürerken, mahkemeye bir belge sunan sanık B.C.P, mağdur ve ailesinin şikayetten vazgeçmek koşuluyla kendisinden para istediklerini iddia etti.
Sonraki duruşmada tanık olarak dinlenen mağdur M.T’nin ağabeyi İ.H.T ise sanığın bir aile büyükleri aracılığıyla kendisine ulaştığını ve şikayetten vazgeçmeleri halinde kardeşinin okul masraflarını karşılayacağı yönünde teklifte bulunduğunu söyledi. İ.H.T, sanığa “Bu konuyu ailemle görüşmem gerek.” yanıtını verdiğini anlattı.
DİĞER KADINLARA DA TACİZ İDDİASI
Duruşmada tanık olarak dinlenen mağdur M.T’nin kız arkadaşı İ.T. olay günü sanığın önce kendisine sarılmaya çalıştığını, diğer arkadaşının müdahale etmesinin ardından M.T’ye yöneldiğini belirtti.
Kendisini tanımadığını söylemesine rağmen sanığın durmadan M.T’ye sarıldığını kaydeden İ.T, “Biz de tarafları ayırdık. Daha sonra sanık bizim yanımızdan gidince yolda birkaç tane daha bayana elleriyle dokunmaya ve sürtünmeye çalışıyordu” iddiasında bulundu.
İNDİRİM UYGULANDI
Davaya ilişkin kararını 10 Ocak 2024’te açıklayan mahkeme, sanık B.C.P’yi “sarkıntılık düzeyinde çocuğun cinsel istismarı” suçundan önce 3 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarını dikkate alarak takdiri indirim uygulayan mahkeme, cezayı 2 yıl 6 aya indirdi.
Mahkeme, davaya ilişkin yazdığı gerekçeli kararında, sanığın ifadesinde suçlama konusu olayın kendisi tarafından işlendiğini dolaylı bir şekilde kabul ettiğini belirterek, “mağdurun ailesi şikayetten vazgeçmek için benden para istedi.” iddiasına ilişkin sunduğu belgelerin de suçun oluşmasına etki etmeyeceği yönünde değerlendirme yaptı.
İNDİRİME İTİRAZ
Mahkemenin sanığa alt sınırdan ceza vermesi ve takdiri indirim uygulaması üzerine mağdur M.T’nin avukatı Seda Ballıkaya İstanbul Bölge Adliyesine başvurarak itirazda bulundu.
İtiraz dilekçesinde, sanığın yargılama boyunca çelişkili ifadeler verdiği, olayı tüm gerçekliğiyle anlatmaktan kaçındığı ve herhangi bir pişmanlık göstermediği vurgulandı.
Sanığın, geleceğe dair umut dolu genç bir üniversite öğrencisini sokak ortasında taciz ederek, psikolojisini altüst ettiği savunulan dilekçede, mahkemeyi yanıltmak için mağdurun ailesine ortak tanıdıkları üzerinden ulaşıp, kendisinden menfaat elde etmek amacıyla hareket edilmişçesine kumpas kurmaya çalıştığı da öne sürüldü.
Dilekçede, sanığın mağdura verdiği zararın ve ona yaşattığı travmanın farkında dahi olmadığı, aksine cezadan kurtulmaya yönelik ve mağdurenin aleyhine tavır geliştirdiğinin açık olduğu belirtilerek, “Yaptığı eylemden bir pişmanlık duymayan, gencecik bir kadını sokak ortasında taciz eden, suça yönelik eylemi ile mağdurun ruh dünyasında korku ve endişe yaratacak şekilde iz bırakan sanığın, alt sınırdan ve takdiri indirim uygulanarak cezalandırılması, haksız ve hukuka aykırıdır. Adaletin sağlanabilmesi için sanık hakkında daha ağır bir ceza verilmesini talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.
“TAKDİR İNDİRİMİ HUKUKA AYKIRI”
Dosyaya ilişkin incelemesini tamamlayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, 15 Mart 2024’te verdiği kararında, yerel mahkemenin sanık lehine uyguladığı takdiri indirimi hukuka aykırı bularak kararı bozdu.
Dairenin bozma kararında, takdiri indirim şartlarının Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde, “Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulabilir. Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz. Takdiri indirim nedenleri kararda gerekçeleriyle gösterilir.” diye anlatıldığı vurgulandı.
Yerel mahkemenin hüküm kurarken, sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren bir hukuki değerlendirme yapmadan belirlenen cezada doğrudan indirim uygulamasının hukuka aykırı olduğu ifade edilen kararda, takdiri indirim nedenlerinin yerel mahkemenin kararında gerekçeleriyle gösterilmesi gerektiği vurgulandı.
Bu kapsamda bozma kararı verilen dava dosyası yeniden görülmek üzere İstanbul Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi.
İstinaf kararını değerlendiren mağdur avukatı Ballıkaya, “Üst mahkemenin istinaf sebeplerimizi yerinde bularak verdiği bozma kararı, benzer durumlarda sanıklar lehine yapılan ‘pişmanlık’ indirimlerinin, mahkemelerce keyfe keder uygulanamayacağını ancak ikna edici gerekçelerin olması halinde göz önüne alınabileceğini izah eden, ceza yargılamaları açısından kılavuz niteliğinde değerli bir karardır” ifadelerini kullandı.